Ülke

Denmark

Danimarka Sinema Tarihi

Danimarka sineması tarihi incelendiğinde 1897 yılından itibaren sektörde filmler yapıldığı ve 1980’li yıllardan itibaren devlet tarafından desteklenen Danimarka Film Enstitüsü sayesinde her yıl düzenli bir film akışı olduğu görülmektedir. Genel tarihinde sektörde gerçekçilik, dini ve etik konular, cinsel içtenlik ve teknik gelişim ağır basmaktadır.

1889 yılında doğan ve 1968 yılında hayatını kaybeden Carl Theodor Dreyer isimli Danimarkalı film yapımcısının tüm sinema tarihindeki en iyi yönetmenlerden biri olduğu kabul edilmektedir.

1890 – 1920 Arası ve Sektörün Altın Çağı…

Peter Elfelt isimli Danimarka sinemasının öncüsü ilk Danimarka filmini yapan isim olmuştur. 1896 ve 1912 yılları arasında Elfelt, Danimarka’da yaşamın nasıl olduğunu anlatan yaklaşık 200 belgesel yapmıştır. Yaptığı ilk film ve aynı zamanda da Danimarka’da ilk olan film Kørsel med Grønlandske Hunde isimli yapımdır. Bu filmin yanı sıra ilk Danimarka uzun metrajlı filmi olan Henrettelsen isimli yapımı da yapmıştır. Danimarka’da ilk film gösterimi ise Kopenhag’da bulunan Town Hall meydanında 1896 yılının Haziran ayında olmuştur. Nüfusunun az olması ve diğer ülkeler ile karşılaştırıldığında imkanlarının kısıtlı olmasına rağmen Danimarka sinema sektörü özellikle 1909 ve 1914 yılları arasında uluslararası sinema sektörünü adeta kasıp kavurmuştur. Bu dönemde Danimarka film sektörü, Hollywood ile bir rekabete girmiş ve Paris, Londra, Berlin ve New York gibi sinema şehirlerinde Hollywood filmlerinden ziyade Danimarka filmleri yayınlanmıştır.

Gerek birinci dünya savaşı sebebiyle gerekse de diğer ülkelerdeki sinema sektörlerinin bütçelerinin artmasıyla Danimarka sektörü özellikle 1913 yılından sonra bir düşüşe girmiştir. Bu durumların yanı sıra Danimarkalı yapımcılar sektörün içinde bulunduğu lider konumuna alışmış olduklarından dolayı kendilerini geliştirememiş ve özellikle yaratıcılık ve yeni sinema teknikleri konularında geri kalmışlardır. Buna rağmen diğer yapımcılar arasından sıyrılıp kendini geliştirmiş ve yeni sinema tekniklerini başarıyla denemiş olan Benjamin Christensen isimli Danimarkalı yapımcı 1914 yılında Det hemmelighedsfulde X isimli filmi ve 1916 yılında Hævnens Nat isimli filmleri sayesinde üne kavuşmuştur. Christensen, Danimarka sektörünün içinde bulunduğu durumu fark edince ilk önce İsveç’e ve sonrasında da Hollywood’a giderek kariyerini devam ettirmiştir.

Zorlu Dönemler…

Birinci dünya savaşının sebep olduğu yıkım sonrasında Avrupa pazarını fırsat bilen Hollywood, rakibi Danimarka’ya da girmeyi başarmıştır. Savaş sonrasında Hollywood, Danimarka’da fazlasıyla artış göstermiş ve Danimarka sinemasına ilk darbeyi vurmuştur. Bu dönemde Dreyer isimli yapımcının yaptığı Præsidenten isimli yapım, Danimarka’da ses getirmiştir. Ancak Christensen gibi Dreyer’de Danimarka’nın durumunu fark ettiğinden dolayı kariyerine devam etmemiştir. Fyrtaarnet og Bivognen isimli bir yapım sayesinde Danimarka film sektörünün tüm gücüyle geri döndüğü düşünülmüş ve dünya genelinde kısa süreli bir yankı uyandırmıştır. Ama ikinci dünya savaşının başlamasıyla Danimarka film sektörü birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi neredeyse tamamen yok olmuştur. Ülkenin sinema sahneleri hem Naziler tarafından hem İttifak kuvvetleri tarafından hem de Sovyetler tarafından bombalanmıştır.

1950 Sonrası ve Günümüz…

Yaşanan bu yıkım sonrasında Danimarka sektörünün önceki kimliğinden eser kalmamış, yerini erotik filmler almıştır. Soğuk savaşın ve ekonomik buhranın ortasında yapılmış olan Halløj i himmelsengen, Jeg – en kvinde ve Uden en trævl isimli erotik filmler dünya çapında başarıya ulaşmıştır.

1980li yılların başında ise Det Danske Filminstitut isimli devlete ait enstitüye oldukça bağımlı hale gelmiştir. Enstitü tarafından bütçe ayrılmayınca film yapılamaz olmuştur. Bununla birlikte yapılacak filmin senaryosu, yönetmeni, yapımcısı, çekileceği yer, filmde kullanılacak malzemeler, oyuncular gibi oldukça önemli ve temel konular enstitünün onayından geçmek zorunda kalmıştır. Bu sebepten ötürü Danimarka film sektörü hızla devlet kontrolüne geçmiş, özel yapımcılar için özgür bir ortam sağlanamamıştır. Bu uygulamanın amacı Danimarka film sektörünü tekrar canlandırmak olsa da istenilen sonuca ulaşılıp ulaşılmadığı tarihçiler arasında soru işareti olarak tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Birçok tarihçi sektörün tamamen devlet kontrolüne geçmesinden ziyade Fransa ve Hollanda gibi ülkelerde de yapıldığı gibi yerel sektörü yabancı sektörlerden koruyan kanunların yürürlüğe girmesinin daha doğru olacağını düşünmektedir.

Her ne kadar oldukça zor bir dönemden geçmiş ve günümüzde de tamamen devlet kontrolünde olsa da Danimarka sinema sektörü uluslararası sinema sektöründe saygın bir yere sahiptir. Bulunduğumuz dönemde sektörde yapılan birçok film sosyal gerçekçi dramalardan ve sosyal gerçekçi komedilerden oluşmaktadır. Filmler uluslararası film festivallerinde ödül almaya devam etmektedir. Günümüzde çevresindeki ülkelerle karşılaştırıldığında Danimarka’da kişi başına 7.9 gibi bir sayıyla daha az sinema sahnesi düşmektedir. Faaliyette olan sahne sayısı ise 458’dir.